DİL KÜLTÜR KULÜBÜ’NDEN ‘’KLASİK ARAP ŞİİRİ ÇEVİRİSİ’’ SÖYLEŞİSİ

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dil Kültür Kulübü ve İADER tarafından düzenlenen Arap Dili ve Edebiyatı Söyleşiler dizisinin dördüncüsü ‘’Klasik Arap Şiiri Çevirisi’’ konu başlığında gerçekleştirildi.

Kulüp Danışmanı ve İADER Başkanı Doç. Dr. İbrahim Şaban, etkinliğin açılışında yaptığı konuşmada, Gazi Üniversitesi Arap Dili Eğitimi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Hakkı Suçin’i ağırlamaktan mutluluk duyduğunu belirtti.

Klasik Arap şiiri denince akla ilk olarak Muallaka şiirlerinin geldiğini hatırlatan Şaban, ‘’14. yüzyıldan itibaren Farsçaya, 19. Yüzyıldan itibaren de Hintçe, Urduca, Latince, İngilizce, Almanca, İspanyolca, ve Lehçe gibi Asya ve Avrupa dillerine çevrilen Muallakalar, kaynaklara göre tam metin olarak Türkçeye ilk defa 19. Yüzyılda Şemseddin Sâmi (1850-1904) tarafından “el-Muallâkātü’s-Seb‘a”, adıyla çevrilmiştir.’’ dedi.

‘’ŞİİR ÇEVİRİSİNDE ÖNEMLİ OLAN KAYIPLARIN NASIL YÖNETİLECEĞİDİR’’

Prof. Mehmet Hakkı Suçin, Doç. Dr. İbrahim Şaban moderatörlüğünde gerçekleşen klasik Arap şiirinin ölümsüz metinlerinden Yedi Askı Şiirleri çevirilerinden yola çıkarak genelde şiir çevirisi özelde de klasik Arap şiirinin çevirisine ilişkin meseleleri anlattı.

Klasik Arap kasidesinin yapısını klasik senfoninin yapısına benzediğini ifade eden Suçin, “muallakat” denilen kasidelerin klasik senfonide olduğu gibi atmosferden atmosfere geçiş yapan dinamik ve çok sesli metinler olduğunu söyledi.

Şiirdeki iç kafiye, aliterasyon, asonans ve paralel anlam gibi ahenk unsurlarının senfonideki müzik aletleri gibi işlev gördüğünü dile getiren Şuçin, ‘’İslam tasavvuf geleneğimizdeki “vahdet-i vücud” teriminin ödünç alınarak insan ruhunun son tahlilde insanın “vahdet-i ruh” şeklinde tek bir evrensel ruha işaret ediyor. Bu bize çevirinin mümkün olduğunun göstergelerinden biridir. Şair ile çevirmenin metinlerini oluştururken çeviri süreçleri esnasında işin doğası gereği kayıplar kaçınılmaz olacaktır. Şiir çevirisinde önemli olan kayıpların nasıl yönetileceğidir. Usta çevirmen bu kayıpları dengeli bir şekilde yönetebilen kişidir” diye konuştu.

‘’Mevcut muallaka çevirilerini sınıflandıran Suçin, bu çevirilerin “düzyazı” ve “poetik” olmak üzere iki kategoride incelenebilir’’ diyen Suçin, sözlerini şöyle tamamladı: ‘’Düzyazı çevirisinde biçim içeriğe kurban ediliyor, kelime tasarrufu kaygısı olmuyor ve çeviri didaktik bir hale geliyor.’’

Konferans, etkinliğe katılan öğretim üyelerinin ve öğrencilerin katkı ve sorularıyla sona erdi.

PROF. DR. MEHMET HAKKI SUÇİN'İN BİYOGRAFİSİ HAKKINDA BİLGİ ALMAK İÇİN TIKLAYINIZ